Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

çapa vakti

döner takvim sessizce ve anlatır hikayesini anlatıcısı başlar söze öyküsünden ipuçları ile gelecek günleri müjdeler yıllar yılı devam etmiş o hasretli bekleyişin sonu gelmiştir artık dinleyici için ve karayı görmüştür iskele yönünde aynı yönden ikinci parmağa göz kırparken mürettebatı demir atmaya hazırlanır yükleri ile birlikte bu koca gemi o liman ki çıkışı aranmaz güvenli limanın sözlük karşılığıdır ki neşeyle karşılar gelenleri yöre halkı kavuşmuştur mutluluk getirene

Kule

Bir kulenin gölgesinde çalarken kalbimi Hikayemiz yoktu henüz hafızalarda Veya bilmiyorduk en azından yazıldığını Sadece birbirimizi bağlayacak  Birkaç hatıra vardı belli belirsiz Yaz mevsimine dağılmış Ve kılpayı yanımızdan geçişlerimiz Adeta aynı anda yakınında Olmadığımız, hayır olamadığımız Ve de bir talih Denk gelmemizi engelleyen Şükran olsun o talihe ki şimdi bakınca En güzel zamanı biliyormuş şüphesiz İrfanından tereddüt etmeden işlemiş Oyunlarının şık ve gizli planlarını Seni gönlüme yazmasına izafeten Anlatırım bu öyküyü şimdi burada Bizi bir araya getirmesine tüm saygımla Çünkü bilirsin ki bu Sevapların en büyüğüdür Sana rast gelmek ihtimalim olmadı diye Gündüzleri ve geceleri aradığım  İhtimaller arasında sızlayarak Hasret duygusunu diri tutan gönül meleği Sana kavuşunca buluyor huzuru Dualarını açıp senin gibi bir tanrısına Senden gayrısının anlamını Çözemiyor artık zihnin melekeleri Tüm o anlayışlı, meraklı Ve kolaylaştırıcı tavrınla yaklaşan Tutuldu fırtınana va...

arşivden

eski defterlere yazdığım tüm o samimi duyguları kaldırmıştım ya arşive kilitlemeyi unutarak belki de kastımla bırakıp merak eden olur diye yıllarca beklerken gündüzleri hüzünlerim boy vermişçesine geceleri sızlıyor şimdi odasından yayılmış tüm o cazibeli kokusuyla arşiv dirilmek istiyor yeniden canlanmak can bulmak ve can katmak oysa duygularımdı benim gömdüğüm içinde saklı kalan yıllarca zamanaşımına uğramış talibi çıkmadıkça şimdi bir şans mıdır arıyor bana sürgünü anımsatır kaleminden yayılan tüm o sahne ilgi havasında coşkuyla bekliyor protagonisti spot ışıkları odaklanmış sende kaybolanı arıyor

Hikayenin hikayesi

Bir hikaye uydurdum Tek kahramanı benim Eşlik edeni kendim kurguladım Olduğuna inandığım tüm sevgililerde Var olmayan özellikleri birleştirip Kendime aşık kıldım Bir hikaye anlattım Dinleyeni yalnızca benim Yıllarca inşa ettiğim detayını Hazinemle genişleterek Bir hikayeyi karıştırdım Tuzağa çekmek için Her gönlü kırığı Şefkatle sarma vaadine Dünden teslim olarak Bir hikayede afalladım İnandığım bir hevese Nasıl ihtimal verebilirdim ki Çapa vurup gönlün Ta en derinlerine dek Varıp orada kalmak isteyeceğine Bir hikayeden kovuldum Oysa bu hikaye benimdi Tüm fikri haklarıyla Ulusal sicillere işlenmiş Sevgi kırıntıları eşliğinde Bir hikaye kaybettim Külleri savrulmuş zihnimde Hafızama düşman tüm karakterleri Yalnızca yazılmayı bekler artık Ben bir hikaye uydurdum Başlangıcı ve sonu bir

göz önünde

sahiplerinin zenginliği gibi artarken katları binaların karşısında direnir çaresizliğe ve bir pencereye çizilmiş gülümseyen yüz ifadesi son umuttur çökmekte olan bu kokuşmuş düzene karşı ileride yer alan o sarı renkli son kez kapandığı bilinmeden kontağı şimdi o araç yıllardır mesafe almamış güneşten sararan çehresinde lastiği inmiş yanında konuşlanan spot eşya dükkanı yitip giden evlerden kalanları geleceğin kaybedenlerine pazarlıyor çark her daim tüketmeye devam ediyor binbir ümitle hazırlanan bu hayalleri kimi eşyalar ise bakın ey halkım mağazadakiler kadar şanslı değil bir sokak arkada çöpte atılmış bekliyor belki üzerine bir kedi tüneyince sevinse de hasretle beklediği yeni sahibinin önünden geçip giderken bir bakış bile fırlatmayan bu insanlardan biri olmadığını anlıyor sokağın ilerisinde ise durmuş bir polis aracı güvenlik kameraları ile süslü bu mahallede amiri arayana kadar beklemekte bir memur korunaklı bu yol cebinde çakarları dönüyor asayiş berkemal diyor yaslanmış gerisine...

Hanımelinin ölümü

Hanımeline bakıyorum günlerdir  Dalında ayrı güzel tüm benliğiyle Ve o keyif veren kokusuyla Koparıp da ait olduğu yerden Götürülürken yabancı mahallere İnsanoğlunun sahip olmaya meraklı dürtüsüne Ve aslında bencilliğine Boyun eğmek olur kaderi Şaşaalı parıltısı sürdüreceği Şu birkaç günlük kafes hayatında Gününü sayarken dahi sulu kabında Odamın havasına renk katar özütü Gündüzleri ve geceleri huzura büründürüp Yıkar estetiğe düşman griliği Alıp beraberinde götürür hiçliğe Tüm bu bilinmezin ortasında Direnirken dahi yuvasından uzaklarda Yeni burunlara veremese de artık güzelliğini Ve güneşini arar istekle son defa Bilmeden belki ama son defa Eşsiz rayihasını zerk eder birkaç metre öteye Bakın işte boynu büküldü bile Floranın mağrur temsilcisinin Ve kucak açmış bitkilerin ulu ruhuna Kavuşmayı bekliyor atalarının Huzur dolu nemli toprağına

Müzikli şiir

Anahtarın solundan çıkan bir sesin Yankılanmasına benzer tüm amfide Dinleyicilerin kulaklarına gidip de Duygularını harekete geçirene dek Karışıp gamların sırasına Tizden pasa kadar her durakta Hissetmek coşkuyla alkışları dinene kadar Zira orkestra şefleri satın alıyor ritimleri Ve ben sana çıkan Her besteye karışmak istiyorum

kitabın peşinde

bir gözyaşı yatıyor bugün içimde yalnızlığa hüviyetinde saklanmış peşinde düştüğüm kitabın kayıp sayfası ile geziye çıkmış hayallerin kozmik aleminde bir sokaktan çıkıyor arabasının içinde kaldırım taşları rengarenk boyanmış özgürlüğü reklam etmiş riyakar yüzü ile mesaisiz geçiyor ömrü maaşlı kafesinde

sunum odası

salonun genişliği orantılıdır merdivenleri büyükçe hoparlörler sarkıyor tepesinden yanda asılı oda parfümleri birinin vidası gevşemiş sırf bu sebeple eğik duruyor kusursuz olması beklenen simetrik duvarlarda nicedir kokusu sinmişti yalnız kalınan anda işlenen günahların ve her gün hatırlatır mikrofonun paraziti ile havasız kalmış zihinlerde uyuklamaya dönmüşken vazgeçen kimdir şimdiden şimdi mi gelecek mi bakarken ama görmeden koltuklar dizili hem yan yana hem de arka arkaya birer sıra boşluklu ilerliyorlar önlemli sözde güvenlikli yaşama ortamı sunmaya heves eden tüm yapıcılara zira dinleyene hesap vermek böyleyken daha kolaydır beyaz ekrana bir yansı düşüyor tüm dikkatleri üzerine çekmiş hem en sessiz ve hem en renkli anında konuşmanın kapının kolu çıt ediyor ve yağlanmayı bekleyen menteşe şiddetiyle bozuyor sükunu ki her bozulan sükunun huzursuzluk olmadığını anlıyor o an anlıyor ve doyamıyor buna kendinden geçmişçesine salınımını izliyor gözlere ipotek koyan bu narin dilberin

son gidişine

buldum sanmışken seni niyedir bu gidişin anlatsam kimse bilmez ki hayal ettiğin ne bir hikaye ne de bir yazın olsun senin bilinemez kitlidir anahtarı gizlimin sessizliğin resmi yok kazınmış kor alnıma şarkımızın hüzünlü bak son nakaratına hislerim konuşamaz lâldir dil anlatamaz sözlerim kavuşamaz yazgın unutulamaz

hislerimiz

Nasıl da sen her günün sabahında  ve akşamında anlam bulurken geceleri Varlığını fısıldadığım gizli kalana Gönlüme şifa olansın Yıkıldıkça akrep üzerine yelkovanın Katılıyorum o anda varabilmek için  hedefi sen olan bu yarışa Ve sayılar harfleri kıskanır seni bana taşıyan Mektupların her birinde aks ettikçe yankılar Gözümden kulağıma düşünü salıverir o an Saatler sürecek belki de bu iyimser hayalleri var etme arzusu ile yanıp tutuşan iki kalp Şimdi zuhur edecek bedeninden sonsuzluğa Birleşip tek vücutta geleceği mümkün kılacak Tesadüf eder mi sandınız ey sevenler  siz bu mucizeyi Ki kaderi baştan yazılmış ta İber'de Mücadeleden önce bile var olan ilk eşleyicinin seçtiği son etten robotların hislerinde düğümlenmiş ve mührünü vurmaya iyiliğin o saf büyüsünü yaymak için karanlıktan çıkan dünyaya Tüm dileğim olmayı başarmışsın

2012'den - İlk düzyazı denemem

1 Kelime Yaz, 8 senelik bir çalışmanın ürünü olmasıyla birlikte bende ayrı bir yere sahip olmaya devam edecek. Çeşitli sebeplerle Kasım ayından itibaren blogda herhangi bir içerik paylaşmıyor oluşumun dışında günlük hayatta da şiir yazmayı bıraktım diyebilirim. Ancak yine de paylaşımda bulunmamı engellememeli diye düşünüyorum. Evet, belki şiir konusunda ikinci bir karara kadar içerik eklemesem de bugün okuyucuya farklı gelecek bir şey denemek istedim. Karşınızda, başlığını atmadığım Kaya'nın Derin'e olan aşkına ilişkin ilk düzyazı denemem. Kısaca birkaç bilgi eklemek istiyorum paylaşmadan önce. Öncelikle yazının oluşturulma tarihi eğer daha önceden başkaca bir Word belgesi açmadım ise ayrıntılarda gözüktüğü şekilde 26/06/2012 tarihi saat 18.38'e isabet ediyor. Yine söz konusu word belgesinde son kaydetme tarihi olarak 27/06/2012 tarihi saat 19.39 olarak gözüküyor. Açıkçası neredeyse 9 yıl önceki bir metnin toplam düzenleme gün ve saatini hatırlamama imkan olmamakla birlikte...

Bana e-posta gönderebilirsiniz

Ad

E-posta *

Mesaj *