İç İçe Geçmiş Halkalar Teorisi

Konu Hakkında

Bugünkü yazım gerçek hayatta beni tanıyan çoğu kişinin bir şekilde sohbet esnasında dinlediğini düşündüğüm bir konu hakkında. Temel olarak arkadaşlık, duygusal ve profesyonel ilişkiler ile aile ve akrabalık bağları hakkındaki yaklaşımımı ifade bu görüşe iç içe geçmiş halkalar teorisi adını verdim.

i. Giriş

Bu düşüncem 2017 yılını müteakiben çeşitli sebeplerle ortaya çıkmaya başlamakla, yakın çevreme karşı ilk kez ifade edişim 2018 yılının sonlarına tekabül ediyor. O zamandan beri, haklı iki eleştiri ile son halini vererek şu an daha tutarlı bir hal aldığını düşünüyorum.

Modelimin önce ilk halinden bahsedip ardından yapılan eleştirileri ve nihayetinde vardığımı kararı sırasıyla anlatacağım.

ii. Teorinin İzahı

Sayısal kökenli olan veya en azından kimya dersi almış kimselerin çok daha kolay algılayacağını düşündüğüm bir model aslında bu teori. Zira model aslında bir çekirdeğin etrafındaki yörüngede merkezden dışarı doğru artan ve genişleyen şekilde sıralanmış halkaları temel alıyor. Bunu Bohr veya kuantum atom modelleri gibi düşünebilirsiniz.

Aslında fikir çok basit ve anlaşılır bir şekilde: Yörünge veya baş kuantumların bulunduğu katmanlar, ilişkilerimizdeki-iletişimlerimizdeki hiyerarşiyi ortaya koyuyor. Merkeze/çekirdeğe yakın olan kısımda hayatımızda bulunan en yakın insanlar yer alıyor. Dışa doğru halkalarda ilerledikçe insan kalabalığı arttığı için halkalar genişliyor, ama beri yandan çekirdeğe de uzaklık artıyor. Hal böyle olunca da önem, ilgi, sevgi, iletişim sıklığı gibi hususlar değişiklik göstermeye başlıyor. En dış halkaya kadar vardığınızda, sadece simaen tanıdığınız insanlar kalıyor.

iii. Teorinin Uygulaması

Hayatımızdaki insanların hepsinin ilk katmanda yer almaması, bunların farklı katmanlarda varlık göstermesi hayatın olağan akışına çok uygun. Geçen senelerde çokça popüler olan bir çalışmada ortalama bir insanın tanıdığı kişi sayısının 150'yi geçmemesi gerektiğine yönelik ifadeler çoğu kişinin ilgisini çekmişti. Ama hakikaten de, önceki hafta bir sebeple bir arkadaşımla insanlara zaman ayırmak üzerine konuşurken ifade ettiği şekilde, "herkese 10 dakika zaman ayırsan, bütün günün biter" yaklaşımı büyük ölçüde de doğru. Bu sebeple, herkese eşit muamele etmek fiziğin doğasına büyük derecede aykırı.

O halde, insanların hayatımıza farklı derecelerde dahil olması konusunda uzlaşık isek de şimdi gelelim benim bu teoriyi niçin önemli bulduğuma. Aslında yine kimya dersi alan arkadaşlar hatırlayacaktır, elektron transferi için atomların belirli bir enerji harcaması gerekiyor. Orbitallerinde serbest şekilde dolaşan elektronların atom yörüngesinden terk edip başka bir atom çekirdeğinin yörüngesine katılmak için gereken enerjiyi düşündüğümüzde, en dış halkada yer alanın terk edip gitmesi çok daha kolay, çok daha az enerji harcanarak vuku bulabiliyor. Hatta bu sebeple atomların en dış katmanlarında elektron varken önceki katmanlarından elektron vermeme gibi bir eğilimleri olduğu da biliniyor. Hayatımızda yer alan insanlarla yollarımızı ayırmamız süreci de büyük ölçüde buna benzerlik gösteriyor. Çekirdeğe yakın yörüngede bulunan kişilerle iletişimimizin aniden veya azalarak kesilmesi büyük enerji kaybını, fazlaca acıyı, üzüntüyü beraberinde getiriyor.

Öte yandan, birini hayatımıza almak istediğimizde ise, hiç tanımadığımız biri dahi katmanları tek tek aşarak çekirdeğin en yakın katmanlarına kadar ulaşmayı başarabiliyor. Hatta bazen bu gerçekleşirken, kasten veya istemeyerek yakın katmanlardan "elektron" azaltmak veya onları birazcık sıkıştırmak suretiyle bunun gerçekleşmesi için elimizden gelen çabayı da sarf ediyor oluyoruz.

iv. Teorinin Sürdürülebilirliği

Saptamamızı yapıp farklı katmanlarda farklı kişilerin yer aldığını söyledikten sonra bunun nasıl devamlılık arz ettiği noktasında birkaç husus eklemek istedim. Teorinin ilk halinde elektronların varlığının tıpkı Borh modelindeki gibi belirli bir halka üzerinde süreklilik arz ettiği noktasındaki düşüncem, kuantum modeline uygun olarak aslında bunlar katmanlar arasında sürekli bir devinim içinde olduğu ve farklı zamanda farklı yerlerde olabileceğine evrildi. Heisenberg'in prensibinin aksine iletişimde bulunduğumuz kimsenin hangi katmanda olduğunu anlık olarak bizim tespit etme şansımız ise var.

Peki, bu başlığın temel noktasına değineyim. Bir kişinin yörüngelerimizdeki varlığının tespiti ve devamlılığı nasıl mümkün olacaktır? Bu konudaki yaklaşımım bir miktar sübjektiflik arz ediyor. Şahsi kanaatime göre, bir kişinin merkeze yakın katmanlarda yer alabilmesi için maddi ortamda da yani fiziksel varlığı ile de hayatımızın bir parçası haline gelmesi lazım. Bu anlamda, çeşitli sebeplerle fiziksel ortamlarda çok sık bir araya geldiğiniz kişiler, gün boyu sanal ortamda dahil olmak üzere paylaşımlarınızın sık olduğu kişiler ister istemez en yakın katmanlarınızda yer almaya başlamış olur. Bu noktada, kendi adıma söyleyebilirim ki, 3-5 yıl görüşmesem de yakın arkadaşım aynı kalır, hiçbir şey değişmez diyemiyorum. Beri taraftan iletişimde eş-dost, aile, sevgili, arkadaş ayrımı yapmadan kişi olarak bir değerlendirmede bulunduğum için benim buradaki düşüncem uzun süre herhangi sebepten maddi veya manevi şekillerde bir araya gelemeyen kişilerin artık ilk katmanlarda yer alma olanağı kalmayacaktır. Hayır, değişen hiçbir şey yok diye diretecek kimseler illaki olacaktır ancak baştan da dediğim üzere bu görüş benim açımdan bağlayıcı olup onların bu düşüncelerini kabul etme olanağım mevcut değil. Belki bu söyledikleri zorunlu ilişkiler olan aile bağları için geçerli olabilse de bir ay konuşmadıkları sevgilileri ile de aynı düşünceye sahip olacaklar mı, düşünsünler bakalım.

O halde, özetleyebiliriz ki, insanları birbirleriyle daha yakın kılan istikrarlı iletişimleridir.

v. Teoriye Gelen Eleştiriler ve Geliştirilmesi

Düşüncemin ilk halinde, çekirdek kısmına yalnızca "ben" kavramını koymam üzerine bir sene kadar önce gelen haklı bir eleştiri oldu. O da şu ki, teori bu haliyle fazlaca egoist ve benmerkezci bir nitelikte. Yani aslında biz bu teoriyi inşa ederken, artı yüklü çekirdeği ben yaparak eksi yüklü elektronları ise çevremizdeki insanlar olarak değerlendirerek sanki tüm dünyanın kendi etrafımızda dönmesini temel alarak hareket etmiş oluyoruz. Bu haklı eleştiriye eklenen, ancak biz de başka çekirdeklerin elektronu değil miyiz, şeklinde ifade edilen görüşle de teorimin geçerliliğinden şüphe eder dahi oldum. Son olarak gelen üçüncü eleştiri ise, aile kavramının katmanlardan çekirdek içine dahil edilmesi yönünde idi. Kısaca değinelim.

Öncelikle sayısalcı arkadaşların biz de başka çekirdeklerin elektronu değil miyiz sorusunu şu şekilde bertaraf etmeye çalışacağım. Teorim tabii ki, kimyasal modelleri temel alsa da, negatif ve pozitif yükler kişilerin mutlak konumu ifade etmiyor. Buradaki amaç somutlaştırma gayesi ve benzerlik kurma çabası. Zaten böyle bir niyetim olmasa teorinin ismine de atom modelleri teorisi demeyi tercih edebilirdim. Bu noktada, söyleyebilirim ki, evet biz de başka çekirdeklerin etrafında dolanan elektronlar gibiyiz. Ama bu husus bizim de etrafımızda elektronlar olmasını engellemiyor. Hatta burada en güzel iletişim şekilleri, tarafların birbirlerini aynı katmanlara koyduğu ilişkilerde oluyor. Teorimin benmerkezciliğine yönelik eleştirileri de bu noktada bertaraf etmeye çalışacağım. 

Evet, belki ilk bakışta benmerkezci bir teori gibi duruyor olabilir, ancak hayatın olağan akışı her daim her insanın size olan bakışının sizin bakışınızla aynı olmasını engelliyor. Bazı noktalarda kovalent bağ misali ortak bir bakış olabilse de bunun niteliği itibarıyla farklı katmanlara karşılık gelmesi ihtimaller dahilinde. Bu hususun yine elle tutulacak tarafı olsa da bazı ilişkiler bazında ise iyonik bağlı bileşiklerden hallice bir ilişki de olabiliyor. Hep verici taraf olmanız halinde kimin kârda kimin zararda olduğunu tespit etmek çok da zor olmasa gerek. Ama benim teorimin temelinde atomların birbiriyle ilişkisi olmayıp bir atomun kendi iç ilişkisi olmasının nedeni de bu, atomun kendi iç ilişkisini incelediğimiz bir yaklaşımın da benmerkezci olması kaçınılmaz olması da beklenendir. Ancak teorimden kastım, insanların varlığını bütünüyle dışlamak değil. Elbette ki, sizin verdiğiniz payelerden, merkezinize olan uzaklıklarına göre yaptığınız derecelerden münezzeh olarak zaten insanların hayatı devam ediyor da. Ancak diğer insanların size olan tutumu kesin suretle sizinkiyle aynı durumda olamayacağı gibi arkadaş çevrelerinizin bütünüyle özdeş olup katmanların tamamıyla benzer şekilde sıralanması da çok güç bir durum. Kaldı ki, aile faktörü dahi kendi başına bu hesabı karıştırmaya yeterli. O halde, teorinin atomlar arası ilişkiden ziyade, bir atomu (sizi) merkez alır nitelikte geliştirilmesinin anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Ve ikinci kez vurgulamak istiyorum, bu model üzerinden kurduğum benzetme, sizin de başkasının yörüngesinde yer almanızı engeller bir durum değil.

Bu noktada, gelen üçüncü eleştiride yer alan ailenin katmanlarda yer almamasının uygun olduğu hakkındaki düşünceyi de formüle dahil ederek modeli geliştirmeyi başardığımı söyleyebilirim. Teorinin ilk halinde çekirdek yalnızca "ben" kavramından ibaret ve diğer herkes çekirdeğin etrafındaki katmanlarda idiyse de son bahsettiğim eleştiri üzerine aile ve eş/sevgili/çocuk kavramlarının merkeze dahil olması gerektiğini kabul ettim. Üstelik (çekirdek) aile ilişkilerinin zorunluluğu gözetilerek istesek de çoğunlukla hayatımızdan çıkamayacağı düşünüldüğünde nötr bir yük değeri taşıyan nötronlarla iliştirilmesi haklı bir istek oluyordu. Anlaşılmaktadır ki, bir atomun temel varlığı olan çekirdekten vazgeçemeyeceği de ortada iken gerçek hayatla kıyaslanması açısından faydalı bir geliştirme örneği oldu.

vi. Sonuç

O halde teorimizi, çekirdeğinde nötr yüklü aile ile artı yüklü "ben" kavramının yer aldığı ve bu çekirdeğin etrafındaki katmanlarda iletişim sıklığına göre yerleri değişen ve serbestçe dolanan tanışık insanların yer aldığı, dış katmanlardan içlere doğru girişin iletişim sıklığı sebebiyle kolay ve istekli olsa da iç halkalardan çıkıp gitmek isteyen birinin çekirdekteki "ben" üzerinde büyük üzüntülere sebep olabileceği, her ne kadar çekirdekte matematiksel olarak artı yüklü olarak ifade ettiğimiz "ben" kavramının başka çekirdekler açısından da elektron bulutlarında farklı katmanlarda yer  alabileceği, tüm bunların ise tarafların arasındaki iletişime bağlı olduğu şeklinde toparlayabiliriz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk bahçesi

en uzun gün

Bana e-posta gönderebilirsiniz

Ad

E-posta *

Mesaj *