Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ojeli tırnaklar

neden de ve başla düşünceye sevgi öğrenilir mi sonradan veya ne ola ki sevgi en baştan  yazmaya benzer bazen besleyince buğulu camdan gözüken tersi yönde hem her parmaktan aynı harfleri göstermeyi çalışır farklı ellerde yalnız zihin ister mahsus olmasını başkası okumadan buhara karışmasını ve oradan da sonsuzluğuna... zira bilin ki sevenler, sevgi muhtaçtır çokça çaba gerektirir mumlu kağıda yazmaya bazen okunsa da anlaşılmazdır öyle ya tutukluk yapar kimi yerde kalemleri çıkmayı başarsa da düzenekten istemedikçe yayılır tutanın elinde iz yapar gözükmesini istemediği diğer her şey gibi meğer bir seçim günü oy atmışçasına batırılmış tırnağında şimdi mürekkebi taşıyor sanki bilinmesin diye saklanmış en çirkin ojelerin ilahı yapışıp kalan o renk şimdi hangi asetonla kavuşacak özgürlüğüne o zarif ellerin emsalsiz güzellik takıları uçları törpülenmiş sağlıklı tırnaklar boyun eğer sevgilinin sırtına saplandıkça sahibinin komutlarını taşır ucundaki kalemde ta ki, mürekkebini kağıda akıtan...

aynı

aynı gözlere ışıldadı ay geceleri sırf bu sebeple severdim ya eskiden beri dedi yıllar öncesinde aşka düşen biri su, toprak, hava değişse de üstte gök aynı söz  söylemek kaygımız varlığımız bir kanıt   her düşene sirayet yaşamaktadır yanıt sevgilinin gidişi yakılacak son ağıt alınan ders değişir üzüntüsü hep aynı

2012'den gelen bir metin: Yeni Eğitim-Öğretim Sistemi Taslağı

Hukuk eğitimine başlamadan önce, özellikle çevrimiçi oyun forumlarında kural ve yasakları ihdas etmek üzerine kurulu ve bu düzenlemelerin icrasını gerçekleştirmeye yönelik moderatörlük yapma isteğim, üniversiteye hazırlandığım sene evde küçük bir elkitabı boyutunda bulduğum Anayasa fasikülünü okumaya başlamak veya dönemin konjonktürü doğrultusunda TCK-301 gibi hususi suçları merak edip okumaya koyulmak gibi küçük de olsa teşebbüs olarak değerlendirilebilecek davranışlarım, lisans eğitimim öncesi dönemimde hukuki düzen açısından dikkatimi vermeye başlamış olmaya işaret etmesi açısından benim için kayda değer hareketler oluyor. Bu yazıda da, bazı arkadaşlarımın ismen bildikleri ama içeriğinden henüz kimsenin haberdar olmadığı bir içerik paylaşacağım. Word belgesinde 21 Temmuz 2012 tarihinde saat 18.47'den 19.41'e kadar 54 dakikalık bir süre harcayarak oluşturduğum ve "Yeni Eğitim-Öğretim Sistemi Taslağı" adını verdiğim metni ilk kez kamuya açık hale getiriyorum. Liseye ...

İç İçe Geçmiş Halkalar Teorisi

Konu Hakkında Bugünkü yazım gerçek hayatta beni tanıyan çoğu kişinin bir şekilde sohbet esnasında dinlediğini düşündüğüm bir konu hakkında. Temel olarak arkadaşlık, duygusal ve profesyonel ilişkiler ile aile ve akrabalık bağları hakkındaki yaklaşımımı ifade bu görüşe iç içe geçmiş halkalar teorisi adını verdim. i. Giriş Bu düşüncem 2017 yılını müteakiben çeşitli sebeplerle ortaya çıkmaya başlamakla, yakın çevreme karşı ilk kez ifade edişim 2018 yılının sonlarına tekabül ediyor. O zamandan beri, haklı iki eleştiri ile son halini vererek şu an daha tutarlı bir hal aldığını düşünüyorum. Modelimin önce ilk halinden bahsedip ardından yapılan eleştirileri ve nihayetinde vardığımı kararı sırasıyla anlatacağım. ii. Teorinin İzahı Sayısal kökenli olan veya en azından kimya dersi almış kimselerin çok daha kolay algılayacağını düşündüğüm bir model aslında bu teori. Zira model aslında bir çekirdeğin etrafındaki yörüngede merkezden dışarı doğru artan ve genişleyen şekilde sıralanmış halkaları temel...

Cennet Alegorisi

Bugünkü yazımda, daha önce çeşitli vesilelerle farklı mecralarda ifade ettiğim bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Buna verdiğim isim de düşünenler için zaten açıklayıcı nitelikte: cennet alegorisi. Nedir bu cennet alegorisi? İnsanların ahiret inancına bağlı olmaksızın, eğer ikinci bir yaşam varsa kendilerinin cennette bulunacaklarına yönelik bir temenni, inanç, öngörüdür. Bir başka deyişle bunu şu şekilde ifade ediyorum: "Kimse kendini cehennemde hayal etmez." Peki, bunu düşünmeme iten nedenler nedir dersek, şu ki; evvela kişiler inançlı olabilir. Dindarlık seviyelerinin neticesinde cenneti "hak ettiklerine" inanmak isterler. Tanrının yasak ve buyruklarına uygun yaşamı takip etmeye çalışarak, diğer insanların kötülüklerine de bakarak cennette yaşamaları gerektiğine inanabilirler. Ahiret konusunun özelinde olmaksızın dini bir itikada bağlı olmayan gruplar açısından da geçerli olan ikinci husus ise şudur ve toplumumuzda çokça dillendirilir: "Benim kalbim temiz....

Peki ya kadın susarsa?

Uzun bir süredir, blogumda düzyazıya yer vermiyordum. Bu önümüzdeki zamanlarda ise, blogda şiirden ziyade düzyazılarımı paylaşmayı düşünüyorum. Böylece bugünkü yazımıza başlayalım. Günlük hayatta tanıyanlar bilir ki, cinsiyetçi veya kalıplara sıkışmış bir insan değilim. Fakat blogda yer alan kahır ekseriyeti romantik olan içeriklere paralel olarak bugün paylaşmak istediğim bir düşünce var. Doğanın insanlara yüklediği rollere inanmanın bırakıldığı bu çağdaş günlerde yine de dillendirmek istedim. Bunu aslında kısa birkaç cümle ile de özetleyebileceğimi düşünüyorum. Deneyelim: "İyi bir ilişkide kadın konuşmalı, erkek ise susmalıdır ve daha doğru deyişle dinlemelidir. Doğaya uygun olan da budur. İkisinden biri görevini ihmal etmeye başladığı anda o ilişkide sorunlar ortaya çıkmaya başlar." Az çok anlaşılabilir, üzerine çok da tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ifade ettiğimi düşünüyorum. Çevrenizdeki ilişkileri düşünerek konu hakkındaki yaklaşımımın doğruluğu veya yanlışlığı ü...

Bana e-posta gönderebilirsiniz

Ad

E-posta *

Mesaj *