bu hikaye benim

El koynunda senelerce
Düzüşürken gündüz gece
Aklına dahi gelmeyen
O kararttığın yürek benim
Umursamadığın hislerin
Kabuslarıma konu olmuş
Her gidişinde arkandan
Bakakalan o gülümseme
Sızlayış biraz geleceğe
O hikaye benim eserim
Erguvan ağacının altında
Bilirsin ne severdim
Oturduğumuz günlerin
Hatrını saklayan benim
Kuleler yol gösterir
Gençlere afaki
Tepesinden sarkan avizede
Gönlümden ışık saçar
Önünde geçen hörgüce
Yük katan benim
Bildiğimdir çimenleri
Boyasına bulaşmış
Kamelyasını ararken sessizce
Boyunca uzanan benim
İlk günün heyecanından
Kabullenip zindanı
Kısıtları terk edip
Her görüşte kucak açan benim
Karnımı ağrıtan bir harfin
Düşerse ya rengime
Heyecandan bal böcek
Mutluluk saçan benim
Sendin özümde
Kağıda kille kazınmış
Her adıma güvenince
Hırsınca taşan benim
Tek kapının ardında
Gözler sana yabancı
Beklerken pembemsi
Suretinde kaybolan benim
Ağaçların yeşertisi
Devam bulur yaşamınla
Sana yakışmaz göz yaşı
Yerine ağlayacak olan benim
Seneler geçerken usulca
Hep yeni bir hayal kırıklığıyla
Böylesine nazende
Arayıp bulamayan benim
Gitmeden evvel son kez
Dürüstlük dökülüp dudaklarımdan
Yüzüne karşı ilk defa
Ne kadar bilmek isteyip
O kadar gizlediğini
Söylediğim o gün
Biliyordum çok geçti
Belki ben de sana kapadım
Ama en azından biliyorum ki
Kaybettiğim bu zafer benim
Söylemiştim aynı topraklar
Belki yetmezse de göğün altı
Nihayetinde gönüller
Paylaşılır bu cihanda
Yokluğun yalnız maddiyken
Paylaşılır dostunca
Nihayete varınca
Ruhumda bu beden senin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk bahçesi

İç İçe Geçmiş Halkalar Teorisi

en uzun gün

Bana e-posta gönderebilirsiniz

Ad

E-posta *

Mesaj *