kafes
tramvayda rayların tıkırtısı gönlümde kırıntısı kuru insan gürültüsü her sesin yankısı dolanırken zihinlerde dalmışlar tebessüme esir olur gözlerine karşıda ta en uzakta vagonun kapısında kapı üzerindeki alarma duyuruyor çarpmasın diye gözlerime gözlerin verdiği acı gitmenin tarifi ne mümkün yeni durakları arıyor umarsızları anons uyarıyor gelecek istasyona yıkılıyor senin hülyalarında derken ilişen sana yakışanda gerçeğe olan son bakışında söküyormuş kaygısız hislerim duraksız hareketi yadsınır dalgınca ruhuna bakınır geçmişinde kaybolmak isteği huzuru bulmak huzur senin göbek adın bana olmuş lanet sakın meğer uyuyan yılların o hisler uyuturmuş kendimi sende kaybolan bendemi unutmak haram kılınmış meğer öfkedeen kurumuş yahut bir sevincin parçası bende sürgündür kalçası olmadan yalnız karşımda parıldayan son ışıkta karaları basanı kaldırmış üzerinden attırmış aradığım yalnız bir ses dudağından fışkıracak heves hasretini duyduğum nefes içinde ...