aynıymış
gölgelerin dolaşırken meydanlarda anılar coşmaya başlamıştı hafızamda şehrin en kalabalık olduğu anlarda sensiz oturdum yetim kalan bankımızda o banktı altında yatan erguvanın sorsan sana halimi anlatanın seni bana yazıp da gönlümü yakanın hediyesidir boğaza renk katsın diye yürüdüğün taştan, ağacın hışırtısına dalların dikeninden, sönen çiçeğin tacına bir de teni yakan havanın soğuğuna seni anlattım bilmem kaçıncı tekrarla zamanı saydım sanarak geçtiğini görmemişim "hiçbir şeyin" değiştiğini gürültüsü sabit bildiğim gibi kimsesizliği geçmiyor, bitmiyor, yoktur acımın çaresi