ümitlenmek üzerine
aynı konu hakkında kaçıncı yazım saymadım. takipçilerimden neredeyse sıfırlandığını düşünüyorum şu aralar. o yüzden herhangi birinin okurken sıkılması ihtimalini göz önünde tutmayacağım. ve bu yazımda yalnızca yazmak için, birkaç kelime dökmek için yazacağım.
öncelikle değinmek istediğim birkaç husus var. sosyal medya aforizmaları denen bir gerçek var. bu hususu da kendi sosyal medya hesabım da belki birden fazla kez eleştirdim. ancak dediğim gibi bu olguyu reddetmiyorum. belki de ben de daha evvel ki yazılarımda tepeye tırnak içinde kendi aforizmalarımı paylaşıyordum. kapılmıştım bu popülariteye.
her neyse.
şu aralar yok işte. süslemiyorum.
aslına bakarsanız uğraşıp didinmiyorum da bloğumu. dümdüz yazıyorum. çoğu yerde kuralları da ihlal ediyorum. geri dönüş alsam değiştiririm belki, kim bilir? ama yok ki...
o halde,
böyle devam;
kafama göre.
asıl konuya geçelim.
ümitlenmek.
sıradan bir eylem. hemen herkes için. en ufak bir davranıştan göze belli edilen davranışa kadar cevap niteliğinde bir özsavunmamız. bu terimi de şimdi kullanmak istedim. açıp da tdk'den doğruluğunu kabul etmeyeceğim. bilmem fark ettiniz mi yeni kelimeler uyduruyorum. üç aşağı beş yukarı zaten anlaşılır şeyler. özçekim.
özsavunma dedik ama sanki daha çok özsaldırı ya da özsuikast gibi. bu kavramı beğendim. ötanazi mi demeliydim yoksa. ayrıntılarda boğulmaya gerek yok. konu bütünlüğüm zaten yerlerde...
düşünün, ümitlenmek özsuikast değil midir bir yerde?
olumlu olursa sonuç suikast başarısız olacak ya da hiç istemediğimiz; tam tersi.
bile bile lades denilen durum da tam olarak işte bu.
ümitleniyor ama insan.
ne yapalım?
ümitlenmeyek mi?
sadece mutsuz mu eder peki ümitlenmek? hiç mi işe yaramayan bir şeydir? hayır, tabii ki de. dedik ya sonuç olumlu olursa bu özsuikast başarısız olacak diye. daha ne? salt kötü düşünmeye de gerek yok hani.
ümitlenmek bir yerde gaz da verir. hırslandırır. çabalamaya vesile olur.
işte bu yüzden kimileri hayale çevirir ümitlerini. aradaki fark da zaten ufak bir nüanstan öte değil kanımca.
hatta birini öteki cinsinden de tanımlayabilir belki.
deneyelim mi?
elde edilen verilerle gerçekleşme ihtimali yüksek olan hayallere ümit denir.
bence oldu.
siz de deneyin, sizinki muhtemelen daha güzel olacak zaten.
işin bir başka yüzüne bakalım. bu iş de küp gibi baya yüzü var. iş dediğim inceleme. kendi çapımda tabii, çok da aman bir şey değil.
ne diyorduk? diğer yüz. bile bile lades. belki de evvelden aynı ümitlere kapıldık, aynı hayallerin parçalarını temizledik, pekala, o halde neden yeniden ümitlenir ki insan? neden?
basit cevaplar var aslında, zorlaştırmaya gerek yok. tekrar deneyelim basit bir cevap.
çünkü ister. ümitleri, hayalleri gerçek olsun ister. o kadar kurmuş iken içinde günyüzüne kavuşsun ister. sadece zihinde kalmasın ister. niye ister bunu?
daha evvel de dedik,
çünkü mutlu olmak ister.
hayal ettiği, ümit ettiği mutluluğa kavuşmak ister.
belki kimi yerde mutluluk sevgidir. sevmek ister, sevilmek ister.
bu yüzden, burnu her ne kadar defalarca kez aynı çukura batmış olsa da, günler gecelere evrilmişse de, aklar kara olup güneşe erişilmemişse de, azıcık da olsa var olan keyfin yerini elem almışsa da yine de tekrar ve tekrar, hiç de sıkılmadan, bir an olsun şüphe etmeden, sıkılmadan, gocunmadan ümit eder insan.
bu sefer farklı olacak diye...
öncelikle değinmek istediğim birkaç husus var. sosyal medya aforizmaları denen bir gerçek var. bu hususu da kendi sosyal medya hesabım da belki birden fazla kez eleştirdim. ancak dediğim gibi bu olguyu reddetmiyorum. belki de ben de daha evvel ki yazılarımda tepeye tırnak içinde kendi aforizmalarımı paylaşıyordum. kapılmıştım bu popülariteye.
her neyse.
şu aralar yok işte. süslemiyorum.
aslına bakarsanız uğraşıp didinmiyorum da bloğumu. dümdüz yazıyorum. çoğu yerde kuralları da ihlal ediyorum. geri dönüş alsam değiştiririm belki, kim bilir? ama yok ki...
o halde,
böyle devam;
kafama göre.
asıl konuya geçelim.
ümitlenmek.
sıradan bir eylem. hemen herkes için. en ufak bir davranıştan göze belli edilen davranışa kadar cevap niteliğinde bir özsavunmamız. bu terimi de şimdi kullanmak istedim. açıp da tdk'den doğruluğunu kabul etmeyeceğim. bilmem fark ettiniz mi yeni kelimeler uyduruyorum. üç aşağı beş yukarı zaten anlaşılır şeyler. özçekim.
özsavunma dedik ama sanki daha çok özsaldırı ya da özsuikast gibi. bu kavramı beğendim. ötanazi mi demeliydim yoksa. ayrıntılarda boğulmaya gerek yok. konu bütünlüğüm zaten yerlerde...
düşünün, ümitlenmek özsuikast değil midir bir yerde?
olumlu olursa sonuç suikast başarısız olacak ya da hiç istemediğimiz; tam tersi.
bile bile lades denilen durum da tam olarak işte bu.
ümitleniyor ama insan.
ne yapalım?
ümitlenmeyek mi?
sadece mutsuz mu eder peki ümitlenmek? hiç mi işe yaramayan bir şeydir? hayır, tabii ki de. dedik ya sonuç olumlu olursa bu özsuikast başarısız olacak diye. daha ne? salt kötü düşünmeye de gerek yok hani.
ümitlenmek bir yerde gaz da verir. hırslandırır. çabalamaya vesile olur.
işte bu yüzden kimileri hayale çevirir ümitlerini. aradaki fark da zaten ufak bir nüanstan öte değil kanımca.
hatta birini öteki cinsinden de tanımlayabilir belki.
deneyelim mi?
elde edilen verilerle gerçekleşme ihtimali yüksek olan hayallere ümit denir.
bence oldu.
siz de deneyin, sizinki muhtemelen daha güzel olacak zaten.
işin bir başka yüzüne bakalım. bu iş de küp gibi baya yüzü var. iş dediğim inceleme. kendi çapımda tabii, çok da aman bir şey değil.
ne diyorduk? diğer yüz. bile bile lades. belki de evvelden aynı ümitlere kapıldık, aynı hayallerin parçalarını temizledik, pekala, o halde neden yeniden ümitlenir ki insan? neden?
basit cevaplar var aslında, zorlaştırmaya gerek yok. tekrar deneyelim basit bir cevap.
çünkü ister. ümitleri, hayalleri gerçek olsun ister. o kadar kurmuş iken içinde günyüzüne kavuşsun ister. sadece zihinde kalmasın ister. niye ister bunu?
daha evvel de dedik,
çünkü mutlu olmak ister.
hayal ettiği, ümit ettiği mutluluğa kavuşmak ister.
belki kimi yerde mutluluk sevgidir. sevmek ister, sevilmek ister.
bu yüzden, burnu her ne kadar defalarca kez aynı çukura batmış olsa da, günler gecelere evrilmişse de, aklar kara olup güneşe erişilmemişse de, azıcık da olsa var olan keyfin yerini elem almışsa da yine de tekrar ve tekrar, hiç de sıkılmadan, bir an olsun şüphe etmeden, sıkılmadan, gocunmadan ümit eder insan.
bu sefer farklı olacak diye...
Yorumlar
Yorum Gönder