Gece

14 Nisan'da bloguma taslak olarak kaydedilen bir sayfayı paylaşıyorum bugün de...


Yine bir gece vakti. Yine geç gelen bir hüzün. Kelimeler döküp haykırmak istiyorum. Ne sözlük ortamı ne de twitter hafifletecek yükümü. Çare blog'da da değil, aslında. Biliyorum. Ama yazmış halim, her durumda karşı hale nazaran daha hafiflemiş olacak.
Dörtlük yazmak geliyor aslında içimden. Dörtlük... Dört cümleyi artarda sıralamaktan ibaret(?)

Gün doğmadan gelir aydınlık
Varsa gülüşün, dağılır yalnızlık
Paylaşmak istersen eğer yükünü
Taşımak bir onur; seninki sevdalık!

Kabuslar kaldı boş, her yer dağınık
Geceler şimdi loş, odam ise karanlık
Unutmak ne mümkün ah o yüzünü
Beklemeden geri koş; dök içime ferahlık

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk bahçesi

İç İçe Geçmiş Halkalar Teorisi

en uzun gün

Bana e-posta gönderebilirsiniz

Ad

E-posta *

Mesaj *