Kayıp Tüy

Kıymetli okurlarım,
Merhaba!

"Direnişi sonlandıran ne zorluktu ne de imkânsızlık; onu bitiren ihanetti."

Sevdiğimiz herhangi bir şey, inandığımız bir amaç uğruna her zaman mücadelemiz olmuştur, olmalıdır da. Çünkü vazgeçmek kolay değildir. Bunu psikolojimiz ve fizyolojimiz üzerinde de hemen fark edebiliriz. Aniden yok olan bir cismin ya da duygunun boşluğunu sindirmek zor olacaktır. Ancak insanoğlu bazı zamanlarda da "zorunda kalmaktadır." Kabul edip önümüze bakmak da fayda olduğunu düşünüyorum, zira bocalamayı atlatmak ne kadar hızlı olursa 'homeostasi'nin sağlanması da o denli hızlı olacaktır.

Öğütçü girişlerimden sıkılanları da düşünerek fazla uzatmadan şiirime geçiyorum. Daha önceden denemediğim ancak bu şiirimde uğraştığım iki yenilik de var. 

Umarım hoşunuza gidecektir,
Esenlikle...


Bu akşam pencereme bir tüy düştü
Sesi kulağıma yükseldi birden
Ömrümdeki en büyük düştü
Nasıl da çoğalacaktı birden

Tüyün sahibi olmalıydı bir bülbül
Gelmeliydi bugün ya da bir gün
Kendimden geçiren sesin, ne de bülbül
Ömre bedel seninle geçen bir gün

Derken çıkageldi bülbül bir yerden
Sordu tüyünü, belli kızgındı yalnız
Kim kaldıracaktı beni şimdi yerden
Söyle! Hayallerim ne zamandır yalnız?

Gömleğimin sol cebinde taşıdığım bir gül
Verebileceğim ancak budur, ey bülbül!
Kabul et, boşver tüyü, gel, yüzüme gül
Üzgünüm, o tüy artık kayıp, zavallı bülbül…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluk bahçesi

İç İçe Geçmiş Halkalar Teorisi

en uzun gün

Bana e-posta gönderebilirsiniz

Ad

E-posta *

Mesaj *